TEK ADAMIN SEÇİMİ!
Tek adam, “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “Demokrasi amaç değil araçtır” demişti.
Tek adam bu düşüncenin ürünü olarak, "Benim başbakanım, benim milletvekilim, benim valim, benim polisim, benim savcım, benim partilim, iğneden ipliğe, aklına ne gelirse, bu malın sahibi benim" diyor. Toprak düzeninde böyledir, yanaşmalar dahil kahyanın gözünde her şey maldır.
Tek Adam hükümet kurulmasını istemedi, zira, onun için önemli olan halkın iradesi değil, kendi istediği sonucun gerçekleşmesiydi. Bu tablo ile şahsi amaçlarına ulaşamayacağı açık olduğu gibi kendisinden hesap sorulması da mümkün olabilirdi. Bu nedenle 45 günlük süre içinde adeta 'hükümet kurulmasına çalışıldı' izlenimi verilerek, seçim meydanlarında, "Biz üzerimize düşeni yaptık!" diyebilmenin gayreti dışında hiçbir amaç içine girmediler.
Tek adamın bu niyetini baştan anlamayan meclisteki muhalefet ise, AKP'nin koalisyon kurmaya çabalıyoruz görüntüsü vermesine alet olmaktan kurtulamamıştır.
Yüksek Seçim Kurulu kararını açıklamadan tek adam, seçim tarihini 1 Kasım olarak açıkladı. Bu açıklama üzerine toplanan YSK, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanun'a göre, "Yenileme kararının Cumhurbaşkanınca verilmesi halinde, bu kararın verildiği günden sonra gelen doksanıncı günü takip eden ilk Pazar günü oy verilir." hükmü bulunmasına rağmen, devam eden maddedeki yetkisini kullanarak seçim tarihini tek adamın açıklamasına uygun olarak belirledi. Gerekçesi de "kış şartları!"
Sonuç olarak, tek adamın arzu ve beklentilerine göre demokrasi tramvayından! inilmiş ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yönetimi, AKP, PKK'nın uzantısı partiden ve tek adama biat edecek bağımsızlardan oluşacak Bakanlar Kurulu'na teslim edilmiştir.
Bu arada, yandaş medya ile de sürekli, "HDP dışlanmamalı, çözüm süreci devam etmeli, bu iş silahla olmaz" açıklamaları ile halk mühendisliği de alabildiğince sürdürülmektedir.
Ve, her seçim öncesinde olduğu gibi PKK ile anlaşma ve gerekirse taviz verme yolu ile çatışmasız bir ortamda seçime girilmesi yönünde çalışma da ihmal edilmemektedir. Bu kez, gerekirse "PKK, hükümetin gereğini yapması nedeniyle silah bırakma noktasına geldiği için çekildi" dahi diyebilirler. Nereden mi anlıyoruz? İmralı'daki eşkiya başının, çözüm sürecini donduran gelişmelerden sürecin tüm aktörlerini sorumlu tuttuğu, bu kapsamda HDP ve PKK'ya yönelik önemli eleştiriler dile getirdiği, seçim öncesi ve sonrası HDP'den yapılan ve AKP ile koalisyon seçeneğini sıfırlayan sert açıklamalarından da rahatsız olduğu şeklindeki haberlere bakıldığında ve HDP'nin PKK'ya silah bırakma çağrıları dikkate alındığında, bu anlaşma açıkça görülmektedir.
Türk Milleti, bunca sorunlar ortada dururken, tek adamın arzusu üzerine, seçim meydanlarında söylenecek, "koalisyonu sen kurmadın, benim şartlarımı sen kabul etmedin, hayır sen istemedin!" şeklindeki sonuçsuz tartışmalarla baş başa bırakılmıştır.
Tek adamın isteği doğrultusunda yapılan, yalanlarla milletin avutulmaya çalışıldığı, ülkenin güvenlik ve huzurunun darmadağın olduğu bu ortamda yapılacak seçim, milletimizin sorunlarına çözüm getirmeyecektir. Erken seçimden sonra da insanımız, ekonomik ve güvenlik sorunlarını daha da büyüyen şekliyle yaşamaya devam edecektir.
Hak ve Eşitlik Partisi olarak, ilk kurulduğumuz günden itibaren, söylemlerimiz, programlarımız, kitaplarımız ve makalelerimizde kullandığımız ilk sözcük şudur: ‘Bu işlerin üstesinden gençler gelecek ve işi halk bitirecektir. Hayat karar ve eylemdir.’ Ve geldiler.
Recep BAKIRCI
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
TEK ADAMIN SEÇİMİ!
3 Ağustos 2015 Pazartesi 14:40
